21 Aralık 2011 Çarşamba

Selam.Ben 2011 model Sinem.byby.

 Ee yıl olmuş 2011.Şurada bu yazıyı sadece bir yıl boyunca daha okuyabilitemiz olacak,sonrasında malum maya hazretlerinin buyurduğu üzere dünyanın sonuna gelmiş olacağız.Çünkü dünya dediğin olay bir film bir futbol müsabakası bir akraba ziyareti ya sonuna geliyoruz.Evet ziyadesiyle saçma bulduğum 2012 geliyor öleceğiz kaçın zırvalığını başka bir yazıya bırakmak suretiyle aralığın ilk 2011 tarihinin son yazısını yazmak istiyorum.Bu sefer daha çok kişisel bir yazı olacağını ve doğrudan ileride okuyup da “vay anasını şuraya bak bilmem kaç yıl önce ne kadar mantığı gökyüzüne kaçmış bir kızmışım”diyebilmek adına yazmaktayım.
   Evet koskocaman bir yıl da “abi daha geçen yıla girdiğim gün aklımda ne kadar çabuk geçiyor zaman” naraları eşliğinde bitmiş bulunmakta.Öncelikle 2011 yılını diğer yıllardan ayırmayan en önemli özellik yine gerçek aşkı ve sevgiyi bulamamam.Yeni yıla,sevgililer gününe kısacası;ünlü düşünür tavrımızla “kapitalizm oyunları” diye adlandırdığımız ama aslında “şunlara bak çok bi halt var çünkü el ele geziyorlar,şu çirkin kızın bile elinde ki çiçeğe bak neyim eksik” diye düşündüğümüz günlere yalnız girmem..Tamam yeni yıla nasıl girerse öyle mi geçermiş hurafe bunlar,çocuk muyuz?desek bile içten içe hayırlı ve mutlu bir yıl isterken o an mutlu bir ruh hali içinde olmak yada olmamak gerçeği vardır değil mi?Yada evet sevginin günümü olurmuş efendim hep ecnebi adetleri bunlar derken aslında bir buket çiçeğe hayır demeyeceğinizi hepimiz biliyoruz.Derken yılın ilk çeyreğinde ki “yoğun bunalım ve depresyon” içerikli bölümden apayrı olarak hazirandan sonra daha bir olgunlaştığını düşünen,yazın güzelliklerinden sonuna kadar yararlanmış,sonbahara bomba gibi gireceğini düşünen bir bireye dönüşmüştüm.Buda en az “bütün derslere gireceğim ve notlar alıp günü gününe çalışacağım” kadar saçma bir hayal olarak kaldı tabii ki.He bütün derslere girmedim mi?yer yer onu bile denedim.Ama bakmak ve görmek diye bir şey var ya,görmek istediklerimi göremediğim noktada ondan bile üşengeçlik duymaya başladım.Yanlış insanlara şans vermeme konusunda kendimi geliştirdim.(Ama sorarsanız doğru insan kimdir ne bileyim ben derim hala)Kilo aldım,kilo verdim,rejim yaptım,çayıra saldım,güneşlendim,yüzdüm,okudum,gezdim,sabrı öğrendim,daha az şımardım,daha çok ağladım,yeni şarkılar keşfettim,yeni çantalarla kendimi avuttum,ailenin kıymetini defalarca gördüm,işe girdim,daha çok yazdım...
   Velhasıl 2011e girerken evet tam 31 aralık akşamı dışı mutlu,içi fırtınalıydım.O yüzden bu yıl içime dolan tüm dertleri tasaları önce blogumda sonra denizin derinliklerinde bıraktım.Ve yeni yıldan hiçbir şey istememeye karar verdim.Çünkü öğrendim ki bir şeyi istemeyi ne zaman bırakırsan,o şey o zaman tam olarak senin oluyor.
    Ve tarihe değinmeden geçmek istemedim.Bugün 21 aralık hani şu "en uzun gece" olan.21 Aralığımız kutlu olsun.Lakin hiç öyle bana bütün geceler çok uzun dertler derya olmuş zırvalığı yapamayacağım nitekim diğer günlerden bir farkı yoktu kendilerinin...
   İyi seneler insanlık.Bir yerlerde birileri tarafından kocaman sevildiğiniz düşüncesi kalbinizden hiç eksik olmasın.

1 yorum:

  1. Mayalar adam olsaydı bacadan değil kapıdan girerdi. Yok ya o başka bir şeydi sanki:))

    YanıtlaSil