6 Ekim 2011 Perşembe

Kaçın!Hatasız kullar geliyor.

   Herkesin hatasız yahut hatalarının bedelini ödemiş olduğu bir toplumda kendimi borçlu bir birey gibi hissetmete başlamak...
    Evet bu aralar sosyal paylaşım sitelerinde kimin profiline baksam "yaptığım hatalardan ders aldım,hatalarımın bedelini ödedim yada daha ileriye giderek ben hiç hata yapmadım,hata aptallara mahsustur" tarzında megalomanlık patlaması olan yazılar görüyorum.Nasıl yani diye sormaktan kendimi alamıyorum.İnsan değil misin?Peki ıssız bir adada tek mi yaşıyorsun?Hayır.O halde nasıl oluyor da insanoğlu kusursuzmuşum meğersem şeklinde kendini kandırabiliyor.Durun!Hayır hala dünya üzerinde hiç kimse Meryem olabilmiş değil.Bu hastalığın adına "klavye şövalyeliği" diyorum ben.Olay çok basit öyle savaşmaya yaralanmaya hatta ölmeye gerek yok kahraman olmak için.Elinizde bir adet bilgisayar olması kafi.Sonra bir oturuyorsunuz başına.Harfler var sizin için.Sırf siz onları kendi ütopyanız olarak kullanın diye.Mesela şimdi ben en güzelim yazarsam ki bakınız yazması epey kolay (1.5 saniye kadar) o noktada en güzel ben olmuş oluyorum.Hayır artık klavye başından vatan kurtarmaya çalışanları falan bi kenara bırakıyorum da bu son zamanların modası "hiç hatam olmadı,olduysa bile her hatadan sonra ayıktım hep hesabı ödeyip çıktım" şeklinde zırvalıklar canımı sıkan.
    Birazdan kendimi sokaklara bırakacağım.Çıkıp gezmek biraz İstanbul kokusu almak için.Ama çok korkuyorum.Bu kadar yiğit,mert,hatasız,delikanlı adam ve madamların içinde yüzümde kocaman bir sansür ifadesiyle gezeceğim için."İşte o bakın bakın,ayy şu kafasında ünlem olan işte,hataları falan varmış yaklaşmayın uzak durun bari de bizim gibi hatasız kullara bulaşmasın."
   İşte o benim.Hatalar yaptım hatalar yapıyorum hatalar yapacağım.Alkol kullanmayan biri olarakta her seferinde kafam güzel çıkacağım hiç ayık olmayacağım.Ve o "buzdan  yapılmış şövalyelere de öneririm.Bi güneş çıkar hepiniz su olursunuz mazallah.Kasmayın yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder