14 Ekim 2011 Cuma

Polyanna dizi olsa başrolü hakedebilecek olanlara...

       Hayat aslında zannettiğimiz kadar da labirentsel bir mekan değil.
       Yaratılış olarak kendimizi iki kısma ayırmamız gerekirse iki kişiliğimiz olduğunu görürüz.Bir beyin denilen fonksiyonel mekanizmayla verdiğimiz kararlar silsilesi kısmı;iki kalp denilen minicik bir et parçasının saçmalama evreleri.Evet kalp etten ve kandan oluşmuş bir yap boz gibi.Hadi inkar edin.Bu noktada kabul edebileceğim yegane inkar bir tıpçıdan gelecek kalbin tam olarak ham maddelerini anlatan bir itiraz olur.Onun dışında gerçek manada saçmalamanın her çeşidine rastlarız.İşte konumuz bu sefer tam olarak bayanları ilgilendirmemekle birlikte yine erkeklerin bizi ziyadesiyle suçladığı duygusalsınız hareketinin temelini oluşturuyor.O halde nedendir bizde ki bu eşeğe kravat takma ısrarı?Nedir yani bugün size üç kuruşluk değer veren kişi yarın siz onu yücelttikçe sizi baş tacı mı yapacaktır?Gerçekten buna inanıyorsanız eğer Polyanna’nın yakında dizisi çekilir hemen oyuncu seçmelerine katılıyor ve bu düşüncenizi referans olarak sunuyorsunuz.Bakın abartı yok,katıksız saflığınızdan ötürü başrolü kapıyorsunuz.Anladığınız üzere bu sefer derdim kalbin mantıkla olan çatışmasının “iyi niyet” boyutudur.İyi niyetin bile bir dozajı olmalı.İnsan dert ve acı içinde kıvransa bile ondan gelen dert başım gözüm üstüne diyebilmeli.Yani hem “Allah onu kahretsin” diyebilip üstüne onun için en kıymetli göz yaşlarımızı akıtmak neyin nesidir.Neyin yaman çelişkisidir?Ne yaman çelişkidir.
    Şimdi kalbi rafına kaldırıyoruz,iyi niyeti hakeden dostlar,sevgililer,arkadaşlar için en kıymetli yerlerde saklıyoruz.Beyin zaten otomatik olarak yol gösterecektir.Yanılgıya düşmeyelim arkadaşlar,ergenliği geçeli çok oldu,ergen triplerinin hiiiç mi hiç manası yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder